10 Mart 2011 Perşembe

Show No Mercy

1983 yılının sonlarıydı. Heavy metalin popüleritesinin zirvelere ulaştığı bu ortamda, Iron Maiden, “The Number of the Beast”in ardından, “Piece of Mind” ile birlikte ortalığı kasıp kavurmaya devam ederken, şarkı sözleri ve imajlarıyla prodüktörleri dahi tırstıran Venom 3. albümü “At War With Satan”ı çıkarmıştı. Judas Priest ise iyiden iyiye hızlandığı “Screaming for Vengeance”ı çıkaralı bir yıl olmuştu. İngiltere’de durum böyleydi; Amerika’da, Doğu eyaletlerinde Dio, Black Sabbath’ı bırakıp ilk albümü “Holy Diver”ı çıkarırken Overkill, Anthrax gibi gruplar ilk demolarını ya da EP’lerini kaydetmişlerdi. California’da ise Glam metal patlamasının yanında belki de bir tepki olarak Metallica gibi daha hızlı ve sert gruplar ortaya çıkmaya başlıyordu.

İşte böyle bir ortamda, “Show No Mercy” güzel bir karışım olarak çıktı karşımıza. Kerry King’in “Benim için her şey onlarla başladı” dediği Venom’un şok ediciliği, California’da o sıralarda filizlenmekte olan thrash metal, ve NWOBHM etkilenimleri Slayer efsanesinin ortaya çıkışını sağlayan etmenlerdi. Aslında NWOBHM etkilenimleri derken biraz duraksamak lazım. Çünkü ilk albümüyle Slayer’ın bazı yönlerden bir NWOBHM grubundan çok fazla farkı yoktu, hatta Crionics gibi bazı şarkılar baya Iron Maiden tadı veriyordu. Zaten grubun ilk albüm anlaşmasını yaptığı Brian Slagel da Slayer’ı ilk olarak Phantom of the Opera çalarken izleyip beğenmişti.

Vokal anlamında bakıldığında “Show No Mercy” bize şu anki Slayer’dan asla göremeyeceğimiz bir esneklik sunuyor. Rob Halford’un 80’ler ve 90’larda bir çok vokali etkilediği delici çığlık tarzı Tom Araya’nın kendine has yırtıcılığıyla birleşince ortaya grubun karanlık imajını tamamlayan şeytani çığlıklar çıkmıştı. Şarkıların büyük bir kısımında gırtlağını kullanması da Araya’yı 83 yılının en vahşi vokali haline getirmişti. Gitarlar ise gelecektekinin aksine oldukça melodik ve akılda kalıcı melodiler içeriyordu. Bass pek atraksiyona girmezken yüksek tempolu davullar, vokallerle birlikte albümün en çok fark yaratan kısmıdır diyebiliriz.

Tabi bir grubun ilk albümünü sadece enstrümanlara hakimiyet ya da varyasyon oranıyla değerlendirmek yanlış olur. Hele bu, metalin yeni yükselişe geçtiği bir dönemde ortaya çıkan bir grup ise. Slayer, Venom ile birlikte, Death’ten tutun System of a Down’a kadar bir çok gruba ilham olmuştur. Bunu çoğunlukla görülmemiş şeyler sunmalarına ya da şok edilicik faktörünü geliştirmelerine bağlayabiliriz. Şok ediciliğe gelirsek; üç ateist ve bir tatlı su katoliğinden oluşan Slayer, dünyanın en yobaz ülkelerinden biri olan A.B.D.’nin neyse ki pek yobaz olmayan bir eyaletinde, şarkılarında satanik ve hristiyanlık karşıtı temalar kullanıyor, imaj olarak da bunu ters haçlarla vs. destekliyorlardı. Bu satanist imajı şu an basit görünse de ilk olmalarından dolayı, onlara sağlam bir underground kitle kazandırmıştı.

Gelelim şarkılara. Albüm Gene Hoglan’ın da back vokal yaptığı Evil has no boundaries ile başlıyor. Şarkı özellikle vokaller bakımından hayli ilginç. İlk başta çok tiz bir çığlıkla başlaması, Cronos (Venom) tarzı sert vokaller ve bazı bölümlerde Araya’nın ses aralığının sınırlarını zorlaması, şarkıda önce çıkan durumlar. Antichrist’ta dikkat çeken kısım, sadece sonlarda çılgın atan screamler değil, ondan önce gelen sololar; önce Kerry King çıkıyor sahneye ardından Jeff Hanneman bana duyduğum en güzel Slayer sololarından birini çalıyor. Aynı güzellikte bir solo içeren, Antichrist ile birlikte çoğu konserde çalınan Slayer klasiği Die by the sword içerdiği şeytani melodilerle insanın aklını başından alıyor. Daha sonra gelen Fight till death yine hızlı temposuyla, headbang yapmaya davetiye çıkartan bir şarkı. Metal Strom / Face the Slayer girişiyle ve devamındaki riffle Slayer diskografisindeki en karakteristik şarkılardan. Şarkıda az vokal kullanılması ve daha önce bahsettiğim NWOBHM etkilenimi hemen göze çarpıyor. Ve tabi Slayer’ı az da olsa bilen çoğu insanın aklında gelen o black magic’in başlangıç riff’i. Şarkı ilk notadan itibaren ortalarında gelecek o devasa çığlığın üzerine kurulmuş. Gerilim gittikçe yükseltiliyor ve Araya’nın su gibi berrak çığlığı başlıyor. Sonra gelen şarkı sözleri ve müziğiyle bir J. Hanneman eseri olan Tormentor. Aynı Metal strom / Face the slayer’ın son kısımları gibi bu şarkı da Iron Maiden’ı baya bir çağrıştırıyor. Albümdeki Maiden dalgası The Final command ile devam edip, Crionics’te Araya’nın Paul Dianno’ya göz kırpmasıyla sona eriyor. Son şarkı Show no mercy albümün en hızlılarından ve Araya’nın gelecekte yapacağı daha çiğ vokallerin habercisi oluyor.

Toparlamak gerekirse, Slayer’ın NWOBHM etkileminden bu kadar bahsetmem Slayer’ın çakma olduğunu ima etmek değildi tabi. Bir grubun ilk albümü hakkında düşünürken, en çok merak edilen şey şüphesiz tüm bu işin nasıl başladığı, onları böyle bir müziğe neyin ittiğidir. Bu yönden, Slayer dönemin şartları içinde; heavy metal hızlanmaya başlarken NWOBHM’den etkilenmiş, şov ve şaşırtıcılık yönünden Venom’u örnek almış ve bu müziğin aykırılığını en etkili biçimde göstererek, metal dünyasına girilibilecek en iyi şekilde girmiştir.

Sonuç olarak “Show No Mercy” Slayer’ın henüz olgunlaşmamış ve bambaşka bir halini dinlemek için büyük bir fırsat. Gelin siz de benim gibi, bu albümde görece; “normal” soloların, akıldan hiç çıkmayan rifflerin ve Araya’nın bir daha hiç göremeyeceğimiz derecede komplike vokallerinin keyfini çıkarın.

7 ocak 2011

2 yorum:

  1. O kadar çok Maiden geçiyor ki yazıda, görmezden gelemedim lan resmen, evrende bi güç beni buraya zorla getirdi ve bu satırları yazdırıyor adeta..

    YanıtlaSil
  2. kanımca diabolus in musica ve god hates us all'la birlikte en zayıf slayer albümüdür.lakin show no mercy antichrist fight till death gibi canavar şarkıları da gözardı etmek mümkün değil.

    YanıtlaSil